07:17 0 yorum
Bir yandan bölgedeki kazılar devam ederken diğer yandan kazıdan çıkan tarihi eserleri sergileme işlevi gösteren, açık hava müzesi konumundaki arkeoparklar dünya üzerinde olduğu kadar ülkemizde de yaygınlaşmaya başladı. 2014 senesinde İstanbul'un Maltepe semtinde Çınar mahallesi üzerinde yaklaşık 2.800 metrekarelik bir alan üzerine, İstanbul Kalkınma Ajansı ve Koç Üniversitesi desteği ile, Küçükyalı Arkeopark Projesi tasarlandı. Asıl amacı kültürel mirası korumak, araştırmak ve kullanmak olan bu proje; Bizans mirasının izinin sürüldüğü, günümüze ulaşmış en geniş arkeolojik alan olarak bilinmesiyle de Türkiye'de önemli bir yere sahip.
Bundan yaklaşık 150 sene önce Alman araştırmacılar tarafından keşfedilen Küçükyalı Arkeopark, Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümünde öğretim görevlisi olan Alessandra Ricci tarafından "mahalle arasında arkeoloji" başlığı altında bir projeye dönüştürüldü. Bu proje aşamasında Halet Çambel'in bir bölgedeki kültür varlıklarının ancak o bölgenin insanının sahiplenmesi durumunda korunabileceği ilkesine de bağlı kalınmış olundu. 
Küçükyalı Arkeopark'ta Bizans döneminden kalma, 867-877 yılları arasında olduğu varsayılan, manastır, mezar odası ve kulenin varlığına rastlandı. Mezar odası, İmparator I. Mikhael'in oğlu Patrik Ignatius'a ait olması nedeniyle ayrıca önem teşkil etmekle birlikte; bu mezar odasının Patrik Ignatius'a ait olduğu, Vatikan arşivlerindeki 11. yüzyıldan kalma bir tasvirden yola çıkılarak tespit edildi. Bu tasvirde patriğin Ayasofya'da gerçekleştirilen defin töreni ve ardından Küçükyalı'da mezara nakledilme aşamaları bir düzen içerisinde yer almakta. 
Küçükyalı Arkeopark'ın önemi böylesine büyükken 18 Haziran 2016 tarihinde Hera Büyüktaşçıyan'ın "Yerden Çıkan Hafif Bir Yükselti" adlı yerleştirmesine ev sahipliği yapmasıyla da son günlerde mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer haline geldi.
Büyüktaşçıyan'ın yeşil renkte halat ipleri kullanarak ortaya çıkardığı silindirik şekil, dev büyüklükte bir sürüngeni temsil ediyor. Yerin derinliklerinden çıkan ve yeryüzünde kıvrımlar çizerek ilerleyen bu sürüngen, geçmişle bugün arasında ilişki kurmakta yükümlü. Kendisini seyredenlere yer aldığı alanın tarihsel sürecini hatırlatma işlevi gösteren sürüngen için yeşil rengin seçilme amacı, yine aynı şekilde bu yerleştirmenin yer aldığı mekanla ilintili olarak, şimdilerde kentsel dönüşümün etkisiyle mahalle arasında yer almakta olan fakat ilk yapıldığı yıllarda deniz kenarında bulunan manastıra işaret ediyor. Ayrıca bu dev sürüngen, Patrik Ignatius'un adalardaki sürgün yılları ile Satyros Manastırı sarnıcı arasında yeşil ve kıvrımlı bedeni vasıtasıyla bağlantı kurmayı da ihmal etmiyor.

Sizler de Hera Büyüktaşçıyan'ın "Yerden Çıkan Hafif Bir Yükselti" isimli yerleştirmesine 30 Temmuz 2016 tarihine kadar Küçükyalı Arkeopark'ta daha yakından bakabilir, geçmişle bugün arasındaki köprüde yerinizi alabilirsiniz.
Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş

" "

Yorum bırakmak ister misiniz?